KİTAP HAKKINDA

“Üsve-i Hasene…” Bu iki kelimeyi iyi bellemek ve onun bizim hayatımıza tealluk eden boyutunu kişiliğimize taşımakla yükümlüyüz. Çünkü bu, Rabbimizin kelam-ı kadiminde Rasul-i Müctebâ’sını bize takdim ettiği muazzez vasfın terkibidir. “Güzel örnek” buyuruyor Allah Teala. Bu terkibin içinde Rabbimiz var, muazzez elçisi var ve biz varız. İnsanoğlu var. Yaratan, bütün … Devamını Oku

GİRİŞ

İnsan Vâkıası Cenâb-ı Hak, göklerde ve yerde ne varsa hepsini insana âmâde kılmış,1 lâkin insanı başıboş bırakmadığını bildirmiştir.2 O, hem cihâna hem de insana ilâhî kânunlar koymak sûretiyle hayatın umûmî akışını -tatlı bir hürriyet ve mükellefiyet dengesi içinde- fermânı altına almıştır. Âyet-i kerîmede Hak Teâlâ: “Allâh göğü yükseltti ve mîzanı (dengeyi) koydu. … Devamını Oku

TAKDİM

Sayısız mahlûkâtı içinde bizlere insanlık ve kulluk şerefini bahşeden; Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi Muhammed Mustafâ’yı, kullarına hidâyet rehberi olarak gönderen, bize de ona ümmet olmanın şeref ve bahtiyarlığını lutfeden, yine onun örnek şahsiyetini bütün beşeriyete armağan eden Allâh Teâlâ’ya nihâyetsiz hamd ü senâlar olsun. O Allâh -azîmü’ş-şân- ki mü’minlerin gönül bahçesini … Devamını Oku

ALLÂH’A KULLUKTA ÜSVE-İ HASENE

Kulluk, Cenâb-ı Hakk’a karşı tevâzû ve tezellülün nihâî noktasıdır. Allâh Teâlâ’ya tam bir teslîmiyetle boyun eğmek, emir ve yasaklarına titizlikle uymak ve O’na isyandan kaçınmak demektir. Kulluk, insanın yaratılış sebebidir. Bu da ancak, nîmetlerin hakîkî sâhibi olan ve insana hayât bahşedip diğer nîmetlerden istifâde imkânı veren Allâh Teâlâ’ya yapılır. Allâh’a … Devamını Oku

1. Ta’zîmi

Ta’zîm; bir varlığı kalpte büyük görmek, onun şân ve şerefini yüceltmek ve emrini bütün emirlerin üstünde tutmaktır. Allâh Teâlâ’ya ta’zîm ise O’na, bu duygu ve hissiyâtın en zirvede olanını tahsîs etmektir. Beşeriyete saâdet reçetesi olarak takdim edilen İslâm dininin özü: Ta’zîm li-emrillâh: Allâh Teâlâ’ya ve O’nun bütün emirlerine ta’zîm, yani … Devamını Oku

2. Muhabbeti

                               Yâr-ı seyretmek için bî-teklîf                                Cümleten çeşm idi ol cism-i latîf[1]                                                       Hâkânî Nebiyy-i zî-şân Efendimiz’in Allâh Teâlâ’ya olan ta’zîmi gibi, O’na duyduğu muhabbet de idrâk ve ifâde edemeyeceğimiz derecede engin ve nihâyetsizdi. Hayâtın … Devamını Oku

3. Teslîmiyeti

Teslîm ü rızâdır işi erbâb-ı kemâlin Olmaz elem-i hırs u tezellül ukalâda[1] Nâmık Kemâl Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Hak Teâlâ’ya duyduğu ta’zîm ve muhabbetin bir tezâhürü olarak, O’na karşı tam bir teslîmiyet içerisinde bulunurdu. Teslîmiyet, kalbin bir fiili olup Allâh tarafından haber verilen konularla alâkalı şüphelerden, emirlere ters … Devamını Oku

II. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN İLÂHÎ ÖLÇÜLERE RİÂYETİ

İlâhî ölçüler, Cenâb-ı Hakk’ın Sevgili Peygamberi’ne vahiy yoluyla bildirdiği dünyâ ve âhirete âit hükümlerdir. Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in peygamber olarak gönderilmesinin hikmeti, Allâh Teâlâ’nın emir ve yasakları çerçevesinde örnek bir hayât yaşamak ve böylece ilâhî emirlerin insanlar arasında tatbikini sağlamaktır. Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, bütün hayâtını ilâhî murâkabe … Devamını Oku

A. İLÂHÎ EMİRLERİ UYGULAMADAKİ TİTİZLİĞİ

İlâhî emirler muhtelif ve derece derecedir. Bunun, ferdin bâtınına ve zâhirine âit olanları bulunduğu gibi, onun kendisiyle, Rabbiyle, diğer insanlar ve mahlukâtla alâkalı davranışlarına taalluk edenleri de vardır. Peygamber Efendimiz, bu farklı derecelerdeki ilâhî ölçüleri, hepsine hakkını vererek îfâ etmiş, istikâmet üzere bir hayât sürmüştür. Bütün zorluğuna rağmen, istikâmetin her … Devamını Oku