d. Yüzüğü/Mührü

Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Mekke’den Medîne’ye hicret edip Müslümanları tek siyasî birlik altında topladıktan sonra, hicretin altıncı senesinde çevresindeki komşu devletlere birer mektup yazıp onları İslâm’a dâvet etmek istedi. Ancak, ashâbtan bâzı kimseler; “Yâ Resûlallâh! Yabancı devlet reisleri, kendilerine ulaşan yazılar mühürsüz olduğunda pek itibar etmezler.” şeklinde görüş belirttiler. Bunun üzerine o da kendi adına bir mühür yaptırdı. (Buhârî, Libâs, 50)

Mühür olarak Türkçeleştirdiğimiz ifâdenin aslı “hâtem”dir. Hâtem yüzük mânâsında da kullanılır. Nitekim Resûlullâh’ın mührü aynı zamanda yüzük şeklindeydi. “Hâtemu’n-Nebî” veya “Hâtemü Resûlillah” diye tabir edilen bu yüzük gümüşten yapılmıştı ve kaşlı idi. (Buhârî, Libâs, 48) Kaşının üzerinde ise; “Muhammed Resûlullâh” ibaresinin üç kelimesi, alttan üste doğru (Muhammed, Resûl, Allâh) birer satır hâlinde kazınmıştı. (Buhârî, Libâs, 55)

Sahâbe arasında bu mühre benzer yüzük yaptırmak isteyenler olmuş ancak Peygamber -aleyhisselâm-; “Hiç kimse benim mührümün yazısını taşıyan yüzük yaptırmasın!” (İbn-i Hanbel, III, 290) buyurmak sûretiyle bundan nehyetmiştir. Zîrâ sözü edilen mühür, İslâm devletinin bir alâmetiydi.

Mühr-i şerîf, Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in vefâtından sonra sırasıyla Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a intikal etmiş; ancak Hz. Osman’ın halifeliğinin altıncı senesinde Medîne’deki Eris kuyusuna düşerek kaybolmuştur. (Buhârî, Libâs, 50)[1]



[1]  Mühr-i şerîf’in kaybolmasıyla ilgili bir nükteden bahsedilir ki o da şöyledir: Peygamber Efendimiz’in Mühr-i şerîflerinde aynen Süleyman -aleyhisselâm-’ın “Mühr-i Süleymân” diye meşhur mührü gibi, pek çok esrar saklı idi. Hz. Süleyman’ın adı geçen mührü kaybolunca, mülkü nasıl bir sarsıntı geçirip çökmüşse; Hz. Osman’ın hilafeti döneminde mühr-i şerîf kaybedilince de idârede çalkantılar baş göstermiş, Mısırlı ve Iraklı âsiler ayaklanmış ve halifenin öldürülüşüne kadar varan bu fitnenin artık bir daha önüne geçilememiştir. (Ali Yardım, s. 145)

Bookmark the permalink.

Comments are closed