B. HARÂM VE HELÂL HUSÛSUNDAKİ HASSÂSİYETİ

“Bunlar Allâh’ın hudutlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın!” el-Bakara 2/187 Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, harâm ve helâl husûsunda nihâyetsiz bir hassâsiyet üzere idi. Nitekim Hz. Aişe Peygamberimiz’in bu özelliğini şöyle dile getirir: “Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- iki şeyden birini yapma konusunda serbest bırakıldığı zaman, günâh olmadığı takdirde mutlaka onların … Devamını Oku

C. KUL HAKKINA VERDİĞİ EHEMMİYET

“Kıyâmet günü kişi kardeşinden, anasından, babasından, hanım ve çocuklarından kaçar.”                                                                          Abese 80/34-36 Kul hakkını ihlâl, Allâh Teâlâ’nın, engin af ve merhametinin hudutları dışına çıkardığı büyük günâhlardan biridir. Cenab-ı Hak, kul hakkını bağışlayıp bağışlamamayı, haksızlığa uğrayan kuluna bırakmıştır. Her hâliyle beşeriyete numûne olan Kâinâtın Efendisi, Allâh Teâlâ’nın huzûruna kul hakkıyla … Devamını Oku

D. ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN SAKINMASI

“Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!” Tirmizî, Kıyâmet, 60 Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- harâma düşmemek ve ondan tamamen uzaklaşmak gayesiyle, şüpheli şeylerden titizlikle kaçındığı gibi, ümmetini de bundan sakındırır ve şöyle buyururdu: “Helâl olan şeyler belli, harâm olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl … Devamını Oku

III. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN İBÂDET HAYÂTI

Allâh’a îmân, ta’zîm ve muhabbetten sonra, ikinci derecede önem arzeden husûs ibâdettir. Çünkü ibâdetler insanın yaratılışının esas gâyesidir. İbâdet, kulluk yapmak, itaat etmek ve boyun eğmek demek olup, geniş mânâsıyla, bir insanın Rabbinin istek ve arzusu doğrultusunda yaşarken yaptığı bütün hareketlerini, sözlerini, duygu ve düşüncelerini ihtivâ eder. Hallâk-ı âlem’in karşısında … Devamını Oku

A. NAMAZI

“Gerçekten kâmil mânâda kılınan namaz, fahşâdan ve münkerden men eder.” el-Ankebût 29/45 1. Abdesti Peygamber -aleyhisselâm-, ibâdet hayâtını temizlik üzerine binâ etmiştir. İnsanın rûhen temizlenmesinde, iyiliklere yönelmesinde ve nefsin ihsân mertebesine ulaşabilmesinde, maddî temizliğin de büyük bir tesiri vardır. Bu mânâda Cenâb-ı Hak: “Allâh temizlenenleri sever.” buyurmaktadır. (el-Bakara 2/222) Resûlullâh … Devamını Oku

B. ORUCU

“Ey îmân edenler! Oruç tutmak, sizden evvelkilere olduğu gibi size de farz kılındı. Umulur ki bu sâyede takvâya erersiniz.” el-Bakara 2/183 Oruç, insanın mânevî yönünü güçlendiren büyük bir ibâdettir. Oruç sâyesinde insan, meleklerin bile gıpta edeceği farklı bir iklîme girer. Aynı zamanda oruç, nefsânî isteklerin zayıflaması nisbetinde, kulun günâhlara düşmesine … Devamını Oku

C. HACCI

Kime ki Kâ’be nasîb olsa Hudâ rahmet eder Her kişi hânesine sevdiğini dâvet eder. Nahifî Süleyman Hac, tevhid ve şükür ifâde eden fiillerden müteşekkil önemli bir ibâdettir. İslam, Müslümanları aynı gâye etrâfında bir araya getirerek maddî mânevî kuvvetlerini artırmak, gücünün her tarafa yayılmasını sağlamak, samîmi olanları diğerlerinden ayırmak gibi maksatlarla … Devamını Oku

D. İNFÂKI

“Siz Allâh için ne verirseniz, Allâh onun yerine hemen yenisini verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” Sebe’ 34/39 İçtimâî nizâmın düzenlenip, toplumda zenginlik ve fakirlik açısından âhengin sağlanması, infâkın insanlar arasında yaygınlaştırılarak ahlâk hâline getirilmesine bağlıdır. Cemiyet içerisinde zenginler olduğu gibi, hiç şüphesiz zayıflar ve muhtaçlar da bulunur. Bu durumda … Devamını Oku

E. KUR’ÂN-I KERÎM’LE ÜLFETİ

  “… Onlar gece vakitleri secde ederek Allâh’ın âyetlerini okurlar.” Âl-i İmrân 3/113 Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Rabbinin kendisine indirdiği kelâmına en yüksek saygı ve ihtimâmı gösterir, haşyet ve hasretle devamlı okurdu. Ashâb-ı kirâm da, üsve-i hasene olan Efendimiz’e uyarak Kelâmullâh’ı ellerinden bırakmaz, dillerinden düşürmezlerdi. Sakîf temsilcilerinden Evs … Devamını Oku

F. TEFEKKÜRÜ

Bin ders-i maârif okunur her varakında Yâ Rab ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem[1] Ziyâ Paşa Tefekkür, herhangi bir mesele hakkında derin derin düşünme, zihni yorma ve işin şuuruna varma faaliyetidir. Hâdisâtın künhüne vâkıf olmak ve ibret almak için kalbin gayret sarfetmesi diyebileceğimiz tefekkür, insana âid bir husûsiyettir. İnsan, bu … Devamını Oku