a. Sarığı

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- umumiyetle başına, “kalansuve” adı verilen bir külâh giyer, üzerine sarığını sarar ve ucunu da iki omuzu arasına sarkıtırdı. (Tirmizî, Libâs, 12) Allâh Resûlü, sarığı dâimî olarak kullanır ve bunu meleklerin de kullandığını belirtirdi. Efendimiz Miraç’ta meleklerin çoğunu sarıklı şekilde görmüştür. (Heysemî, V, 120)[1] Fahr-i Kâinât … Devamını Oku

b. Elbisesi

Sevgili Peygamberimiz’in üzerine giydiği elbisesi umumiyetle iki parça idi. Belden yukarı giyilene “ridâ”, belden aşağı giyilene ise “izâr” denilmektedir. (İbn-i Sa’d, I, 452) Bu elbise için hadislerde, sevbân (iki parça giysi) tabiri de kullanılmaktadır. (Ebû Dâvûd, Libâs, 19) Ancak, Resûl-i Ekrem’in giymeyi en çok sevdiği elbisesi, “kamîs” denilen ve ayaklara … Devamını Oku

c. Çorap ve Ayakkabıları

Efendimiz, imkânlar nisbetinde ve muhîtin şartlarına uygun olarak muhtelif çorap ve ayakkabılar giyerdi. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 62; Tirmizî, Tahâret, 74) Giydiği ayakkabı çeşitleri, “na’leyn” adı verilen sandal tipi pabuçla, “huffeyn” denen mest tipi ayakkabılardı. Büreyde -radıyallâhu anh-’ın anlattığına göre, Habeş Necâşîsi, Efendimiz’e bir çift sâde ve nakışsız siyah mest hediye … Devamını Oku

d. Yüzüğü/Mührü

Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Mekke’den Medîne’ye hicret edip Müslümanları tek siyasî birlik altında topladıktan sonra, hicretin altıncı senesinde çevresindeki komşu devletlere birer mektup yazıp onları İslâm’a dâvet etmek istedi. Ancak, ashâbtan bâzı kimseler; “Yâ Resûlallâh! Yabancı devlet reisleri, kendilerine ulaşan yazılar mühürsüz olduğunda pek itibar etmezler.” şeklinde görüş … Devamını Oku

e. Temizlik ve Tezyîn Malzemeleri

Allâh Resûlü elbisesinin temizliğine son derece dikkat ettiği gibi tertip ve düzenine de aynı nisbette îtinâ gösterirdi. Zîrâ o, îcâb ettikçe saç ve sakalını tarayıp düzeltir, hatta kulak yumuşaklarına kadar uzattığı mubârek saçlarını, zaman zaman kınayla boyar ve zeytin yağı ile de yağlardı. (Tirmizî, Şemâil, s. 18-27) Ağız temizliğini ihmâl … Devamını Oku

f. Binitleri

Fahr-i Âlem’in kullandığı birtakım binitleri vardı. Bunlar arasında, hicret yolculuğu esnâsında, o Mübârek Varlık’ı taşıma lütfuna nâil olan Kasvâ isimli devesi meşhurdur. Ayrıca Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in ilk defa Uhud muharebesinde kullandığı Sekb isimli bir atı, bunun yanında ona hediye edilen ve kendisinin ashâbından bâzılarına hediye ettiği bir kaç … Devamını Oku

g. Harp Malzemeleri

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in bir beşer ve bir peygamber olarak günlük hayâtta giydiği kıyafetlerinin yanında, bir komutan olarak kullandığı zırh, kılıç ve miğfer gibi savaş malzemeleri de olmuştur. Zırh, muhârebelerde silâh darbelerinden korunmak için giyilen ve küçük demir halkalardan örülmüş yelektir. Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, özellikle Uhud ve … Devamını Oku

A. TEVÂZÛU

Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyince hâke nebât Mütevazî olanı rahmet-i Rahmân büyütür.[1] Tevazu; alçak gönüllü olmak, Hakk’a boyun eğmek ve hakkı kabul etmektir. Tevâzûun azlığı kibir alâmeti, aşırılığı ise zillettir. Ayrıca aşırı tevâzû nefiste kibrin bir alâmeti olarak tezâhür edebilir. Bu hassas dengeye dikkat etmek gerekir. Peygamberimiz’den bir sonraki nesil olan … Devamını Oku

B. HAYÂSI

Hazret-i Hak’tan edip istihyâ Meh-i nev gibi olurlardı dü-tâ[1]                                                                            Hâkânî Hayâ; rücû, utanma, ayıplanan bir şeyin korkusuyla insanda hâsıl olan mahcûbiyet hissi gibi mânâlara gelir. Hayâ iki kısımdır. Birisi, Yüce Allâh’ın herkese doğuştan bahşettiği fıtrî hayâdır. İnsanlar arasında edep mahallini açmaktan utanmak bu kısma girer. Diğeri de terbiyeye bağlı … Devamını Oku