A. PEYGAMBERİMİZ’İN YANLIŞ İNANÇLARI TASHİHİ

“Lâ” süpürgesi ile yollar temizlenmeden “illallâh” sarayına girilmez. Hz. Adem -aleyhisselam-’dan Efendimiz Hz. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e kadar bütün peygamberler, toplumlarını hep aynı inanç esaslarına dâvet etmişlerdir. İman edilmesi istenen esasların başında ise Allah’ı birleme ve mutlak anlamda ondan başka güç ve otorite tanımama, yani tevhîd anlayışı gelmektedir. Bir … Devamını Oku

B. PEYGAMBERİMİZ’İN İBADET EĞİTİMİ

“ Ailene namazı emret!   Kendin de ona sabırla devam et!..”                                                                                                                                                                                Tâhâ 20/132 İbadet, kulluk yapmak, itaât etmek ve boyun eğmek gibi anlamlara gelip kişinin bütün hareketlerini, sözlerini, duygu ve düşüncelerini Yüce Yaratıcı’nın istediği ölçülere göre tanzim etmesi demektir. Bu tarife göre her türlü hayırlı iş, kişi için bir … Devamını Oku

C. PEYGAMBERİMİZ’İN KALP EĞİTİMİ

“O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak   Allah’a selîm bir kalple gelen müstesnâ!” eş-Şuarâ 26/88-89 Bilindiği üzere insan hem iyiliğe hem de kötülüğe kabiliyetli bir varlık olarak yaratılmıştır. Ne var ki o, bu iki zıt kabiliyetler arasında şaşkın ve perişan bırakılmamış, kendisine akıl gibi temyiz edici bir … Devamını Oku

1. Kalbi Mânevî Hastalıklardan Korumak

“Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş,   onu kötülüklere batıran da ziyana  uğramıştır.”                                                                  eş-Şems, 91/9-10 Kur’ân-ı Kerîm, kalplerin paslanması, körelmesi ve mühürlenmesi gibi mânen fonksiyonlarını yitirmesine sebep olan hastalıkların esas kaynağını, “nefs-i emmâre” olarak tanıtır. Nefis, Yüce Kitâbımız’ın beyanına göre “fücûr” ve “takva”ya müsait bir şekilde yaratılmıştır. Bunun tabii bir … Devamını Oku

a. Küfür

“Allahım! Bizi küfür karanlıklarından  İslâm’ın aydınlığına çıkar.” Ebû Dâvûd, Salât, 178 Küfür, sözlükte örtmek, gizlemek anlamındadır. Istılahta ise, îmânın zıddı bir kavram olarak dinin inanılmasını zarûrî gördüğü şeylerin tamamını veya bir bölümünü inkar etmektir. İnanılması gerekenlere inanmayan kimseye de gerçeği örttüğü için kâfir denilmiştir. İnsan kibir, gurur ve inat gibi … Devamını Oku

b. Nifâk

“Münâfığın alâmeti üçtür; konuştuğunda yalan      söyler, söz verdiğinde sözünden döner, kendisine      bir şey emânet edildiğinde emânete hiyânet eder.”                                                                              Buhârî, Îmân, 24 Nifâk kelimesi lügatte tünel açmak anlamına gelen “ne-fe-ka” fiilinden türemiştir. Köstebeğin, düşmanlarını şaşırtmak için toprak altında değişik tüneller açarak birinden diğerine geçmesine de nifâk … Devamını Oku

c. Kibir

“Kibir, hakkı inkar ve insanları tahkir etmektir.” Müslim, Îmân, 147 Kibir kelimesi ve müştakları büyüklük taslamak, ululuk iddia ederek hakkı kabul etmemek, kendini olduğundan üstün ve başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak gibi mânalara gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de kibrin ilk temsilcisi olarak İblis gösterilmektedir. O, “Âdem’e secde et” emri karşısında büyüklük taslamış, … Devamını Oku

d. Gaflet

“Allahım beni göz açıp kapayıncaya  kadar bile nefsimle başbaşa bırakma”                                                                                                                                                    İbn-i Hanbel, V, 42 Sözlükte terk etmek, önemsememek, yanılmak, ihmal etmek, dalgınlık ve dikkatsizlik gibi mânalara gelen gaflet, dinî literatürde Allah’a ve bildirdiği hakikatlere karşı ilgisiz kalmak, onları unutmak, nefsin heva ve hevesine uymak diye tarif edilebilir. Gaflet, … Devamını Oku

e. Gazap

“Biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” Ebû Dâvûd, Edeb, 3 Türkçe’de, kızgınlık ve öfke hissi anlamında kullanılan gazap, mizaca aykırı durumları bertaraf etmeye duyulan arzu ve istek sebebiyle ortaya çıkan bir tepki hâlidir. Kalbin derinliklerinde yer alan bu duygu, kül altında saklanan köz gibidir. Maksadına ulaşamayan insanın içinde tutuşan bu ateş, … Devamını Oku

f. Kin

“Rabbimiz, kalplerimizde îmân  edenlere karşı hiçbir kin bırakma”                                                                                                                                                                    el-Haşr 59/10 Kin, öç almaya yönelik kalpte yerleşen düşmanlık duygusudur. Özellikle, âcizliği sebebiyle hemen intikam alamayan kimsenin kalbine yerleşen öfke, gizli bir düşmanlık duygusuna, kine dönüşür. Kin duyduğu şahsa içten içe kızan kişi, intikam almak için daima fırsat kollar. Yani … Devamını Oku