IV. PEYGAMBERİMİZ’İN KOMŞULARINA MUAMELESİ

“Yanıbaşında komşusu açken kendisi   tok yatan kimse hakiki mü’min değildir.”                                                                                                              Hâkim, II, 15 Bilindiği üzere âilemizden sonra en yakın içtimâi çevremizi komşularımız meydana getirir. Onlarla bütün hayatımız boyunca yanyana yaşarız. Büyük küçük pek çok ihtiyacımız için komşularımıza koşarız. Hayatımızın acı ve tatlı hatıralarını onlarla paylaşırız. Bu sebeple … Devamını Oku

V. PEYGAMBERİMİZ’İN MİSAFİRLERİNE MUAMELESİ

“Allah’a ve âhiret gününe îmân eden  kimse misafirine ikram etsin!”                                                                                               Buhârî, Edeb, 85 Türkçemizde yolculuk, davet veya ziyaret sebebiyle, birinin evine uğrayarak hâne halkından olmadığı hâlde geçici bir süre burada ağırlanan kimseye misafir denir. Misafire ikram dinimizin belirlemiş olduğu ahlâkî düsturlardan biridir. Kur’ân-ı Kerîm, İbrahim -aleyhisselam-’ın hiç tanımadığı müsafirlerine … Devamını Oku

VI. PEYGAMBERİMİZ’İN BAZI MAĞDUR KESİMLERE MUAMELESİ

“Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz!   Zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde   yardım görür ve rızıklanırsınız.”                                                                                   Ebû Dâvûd, Cihâd, 69 Bir toplumu oluşturan fertlerin maddî ve manevî konumları farklılık arz eder. İçtimaî yapı zengin fakir, genç yaşlı gibi muhtelif zümrelerden oluşur. Her toplumda korunmaya, desteğe ve özel ilgiye … Devamını Oku

A. PEYGAMBERİMİZ’İN ÇOCUKLARA MUAMELESİ

“Çocuklarınıza ikramda bulunun   ve terbiyelerini güzel yapın.”                                                    İbn-i Mâce, Edeb, 3 İslâm fıtratı üzere doğan çocukların bu safiyetini koruma vazifesi anne ve babaya tevdi edilmiştir. Ailenin neşesi, toplumun bekâsı, yarınların ümidi olan çocukların terbiyesi, hususî bir ihtimamı gerektirmektedir. “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz” (Buhârî, Vesâyâ, 9) … Devamını Oku

B. PEYGAMBERİMİZ’İN YAŞLILARA MUAMELESİ

“Küçüğümüze merhamet etmeyen büyüğümüze hürmet göstermeyen bizden değildir” Tirmizi, Birr, 15 Yaşlılık Allah Teâlâ’nın fıtrî bir kanunu, hayat ağacının aldığı son şekildir. Çocukluk, gençlik, olgunluk, dönemi derken ömrü olan herkes kendini ihtiyarlık potasında buluverir. Artık insan bu devrede güçlülük yerine âcizlik, güzellik yerine çirkinlik, ilerleme yerine gerileme, sıhhat yerine hastalık … Devamını Oku

C. PEYGAMBERİMİZ’İN KADINLARA MUAMELESİ

“Allahım! İki zayıf kimsenin, yetimle                 kadının hakkını zayi etmekten herkesi                 şiddetle sakındırıyorum.” İbn-i Mâce, Edeb, 6 İslâm’dan önceki Arap toplumunda bazı soylu aile kızları bir takım imtiyazlara sahip olsa da umumiyetle kadının durumu çok kötüydü. Her şeyden önce bitmek bilmeyen kabile savaşları neticesinde bir ganimet malı olarak telakki … Devamını Oku

D. PEYGAMBERİMİZ’İN FAKİRLERE MUAMELESİ

Lütfun bugün olmazsa perîşân u fakîre Mahşerde cevabın neden olur Şâh-ı kebîre Rahm et eline geçtiği ni’metle sağîre.77 Muhammed Es’ad Efendi Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- peygamber olmadan önce bile fakirleri gözetir, imkânları nisbetinde onlara yardım ederdi. Nitekim Hz. Hatice vâlidemiz, ilk vahyin ardından Efendimiz’i teskin ederken bu özelliğine … Devamını Oku

E. PEYGAMBERİMİZ’İN YETİM ve ŞEHİT AİLELERİNE MUAMELESİ

“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” İbn-i Hanbel, II, 263, 387 Dînimizde erginlik çağına gelmeden önce babasını kaybetmiş kız veya erkek çocuklara yetim denilmektedir. Hadis-i şerîfte “Büluğ çağına ulaştıktan sonra yetimlik kalkar…” (Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 9) buyrulmakla yetimliğin yalnızca çocukluk devresiyle alakalı bir durum olduğu ifade edilmiştir. … Devamını Oku

F. PEYGAMBERİMİZ’İN ÖZÜRLÜLERE MUAMELESİ

“Kulumu, iki gözünü kör etmekle imtihan ettiğimde sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm.” Buhârî, Merdâ, 7 Toplum içindeki mağdur kesimlerden biri de özürlülerdir. Hz. Peygamber’in özürlülerle ilgili söz ve uygulamalarını ele alırken bu kesimi bedensel ve zihinsel özürlüler olmak üzere iki kısımda değerlendirmek mümkündür. Bedensel özürlülerin içinde de âmâlarla ilgili … Devamını Oku

G. PEYGAMBERİMİZ’İN KÖLE ve CARİYELERE MUAMELESİ

“Ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın!” en-Nisâ 4/36 Öncelikle belirtmek gerekir ki köleliği İslâm icat etmiş değildir. Müslümanlar bu müesseseyi binlerce yıllık geçmişi olan kadim inanç, felsefe ve medeniyetlerde kök salmış ve bütün dünyaya yayılmış olarak bulmuşlardır. Bununla birlikte İslâm, insanî yaklaşımlardan uzak eski uygulamaların aksine kölelerin durumlarını iyileştirme yönünde çok … Devamını Oku