g. Haset

“Ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.”                                   Ebû Dâvûd, Edeb, 44 Haset, başkasının sahip olduğu maddî veya manevî bir imkanın yok olmasını istemektir. Dilimizde kıskançlık ve çekememezlik diye ifade edilen haset, kalbe ait mezmum bir vasıftır. Kur’ân-ı kerîm, bu menfi tutumun kişi ve toplumların îmânî boyutunu … Devamını Oku

2. Kalbi Mânevî Güzelliklerle Tezyin Etmek

“Allah Teâlâ, bol yağmurla toprağa hayat verdiği  gibi hikmet nuruyla da kalplere hayat bahşeder.” Heysemî, I, 125 Gönül dünyamızı manevî hastalıklardan koruma gayreti, kalp eğitimi süreci boyunca kesilmemesi gereken bir durum olmakla birlikte yeterli bir faaliyet değildir. Zira eğitim, hedeften uzaklaşmaya engel olmanın yanında, aynı zamanda kemâle doğru ilerleyerek gayeye … Devamını Oku

a. Îmân

İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür… İmansız olan paslı yürek sînede yüktür! M. Âkif Ersoy “İman” kelimesi, lügatte “emân vermek”, “emîn kılmak” “emîn olmak”, “itimât etmek”, “güven ve sükûnete kavuşmak” mânalarına gelir. Ayrıca îmân, “tasdîk etmek” (doğrulamak) anlamındadır. Zira tasdîk eden kimse de tasdîk ettiğini yalancılıktan emîn kılmış veya … Devamını Oku

b. Takvâ

“Gücünüz yettiğince Allah’a karşı takva sahibi olun!” et-Teğâbün 64/16 Takvâ, lügatte bir şeyden sakınmak ve korunmak, korkulan şeyden nefsi emin kılmak gibi mânalara gelir. Istılahtaki anlamı ise, dinin emirlerine sıkıca bağlanarak yasaklarından kaçınmak; bir başka ifâdeyle, nefsi bütün günah ve kötülüklerden ve bunlara götüren davranışlardan korumaktır. Özetle Allah’ın emir ve … Devamını Oku

c. Allah Korkusu

“Rabbinin makamında durup hesap vermekten korkan kimseye iki cennet vardır” er-Rahmân 55/46 Kur’ân-ı Kerîm’de Allah korkusunu ifade etmek üzere çoğunlukla “havf” ve “haşyet” kelimeleri kullanılmaktadır. Ancak bu kelimeler eş anlamlı olmayıp aralarında bazı mâna farklılıkları vardır. “Havf”, işlenilen hata karşısında cezâya çarpılma korkusu ve hoşa gitmeyen şeyin başa geleceği endişesiyle … Devamını Oku

d. Muhabbet

“İman edip salih ameller işleyenler için Rahman olan Allah (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” Meryem 19/96 Türkçe’de sevgi kelimesiyle ifade ettiğimiz muhabbet, dostluğun samimî ve katıksız hâlidir. Hayatın özünü teşkil eden muhabbet, sevgiliye kavuşma ve onun güzelliğini görme heyecanı içinde bulunan kalbin, ihtizaza gelip coşmasına sebep olan bir duygudur. Muhabbetin nefsânî … Devamını Oku

e. Merhamet

“Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.”                                                                                 Ebû Dâvûd, Edeb, 58 Ra-hı-me filinin masdarı olan “merhamet” ve “rahmet” kelimeleri yufka yüreklilik, yumuşak kalplilik ve acıma duygusuna sahip olmak gibi mânalara gelir. Merhamet, Allah’ın “Rahmân” ve “Rahîm” sıfatlarının tecellisi olan ilâhî bir duygudur. Rahmân sıfatı, Allah … Devamını Oku

f. İstiğfar ve Zikir

“Onlar, bir kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen istiğfâr ederler.”                                                            Âl-i İmrân 3/135 İstiğfar Allah’tan hata ve günahların bağışlanmasını istemek demektir. İstiğfarın gönül dünyamızın arınmasında önemli bir yeri vardır. Öyle ki hakkıyla yapılan istiğfar sayesinde kişi, kalbinin paslanmasına yol açan günah kirlerinden kurtulur. … Devamını Oku

D. PEYGAMBERİMİZ’İN TATBİK ETTİĞİ TÂLİM ve TERBİYE USÛLLERİ

“Vusulsüzlük usulsüzlüktendir.” Allah Resûlü -sallallâhü aleyhi ve sellem-, Yüce Rabbi tarafından en güzel şekilde terbiye edilerek “Mükemmel bir ahlâk üzere” (el-Kalem 68/4) yetiştirilmiştir. Ahlâkının hârikulâdeliği, rakik kalpliliği, beyanlarının fesâhatı, üslûbunun tatlılığı, ikâzlarındaki nezaketi, kızgınlığında bile sabır ve hikmetle davranışı, son derece dikkatli ve uyanık oluşu, zekâsının yüksekliği, insanlara fevkalâde ilgi … Devamını Oku

1. Tatbik Ederek Öğretmesi

Bizzat göstererek öğretmek, Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in tâlim ve terbiye usûllerinden biridir. Muhatabın, meseleyi kolayca anlayıp uygulayabilmesi açısından en faydalı metod budur. Amr bin Şuayb’ın dedesinden rivâyetine göre bir adam Fahr-i Kâinât Efendimiz’e gelerek: – Yâ Resûlallâh! Abdest nasıl alınır, diye sordu. Allah Rasûlü hemen bir kapla su istedi. … Devamını Oku