2. Basitten Zora Doğru Gitmesi

İnsan nasıl tedrîcî olarak yaratılıyor ise eğitimi de aynı şekilde olmalıdır. Cenâb-ı Hak bu hususa temasla şöyle buyurmuştur:   “Biz o Kur’ân’ı kısımlara ayırarak indirdik ki insanlara onu (iyice anlayabilmeleri ve kolayca tatbik edebilmeleri için)  ağır ağır okuyasın.” (el-İsrâ 17/106) Gerçekten de Kur’ân’ın inzâli, indirildiği toplumun kalbî ve rûhî seviyesine … Devamını Oku

3. Îtidale Dikkat Etmesi ve Usandırmaması

Resûl-i Muhterem -sallallâhu aleyhi ve sellem-, mümtaz bir muallim olarak muhâtabının hâlet-i rûhiyelerini çok iyi bildiği için ona göre muamele ederdi. İtidâli asla elden bırakmaz, onları bıktırıp usandırmamak, ilim tahsiline istek ve iştiyaklarını muhafaza için her zaman sohbet etmez, müsait oldukları zamanları kollardı. (Buhârî, İlim, 12) Nitekim Allah Resûlü -sallallâhu … Devamını Oku

4. Muhataplarına Değer Vermesi

Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, mahlukâta, Cenâb-ı Hakk’ın nazarıyla baktığı için, tabiî olarak onları seviyor ve her birine gerekli değeri veriyordu. Merhamet Çağlayanı Efendimiz, kendisine inanıp tâbî olan mü’minlere dua ettiği gibi, azılı kâfirlerin hidâyeti için de gece gündüz çırpınıyor ve duâ ediyordu. Hatta Yüce Rabbinden zaman zaman kendisine: … Devamını Oku

5. Sevgi ve Şefkatle Yaklaşması

Resûl-i Ekrem Efendimiz, bir muhabbet, şefkat ve merhamet ummanıdır. O, öyle bir şahsiyettir ki insanlık için serâpâ bir rahmetten ibarettir. Cenâb-ı Hak, Habîbi’ni takdim ettiği âyet-i kerîmelerden birinde mü’minlere karşı şefkat ve merhametle dolu olduğunu şöyle beyân buyurmaktadır:  “Andolsun ki size kendi içinizden öyle izzetli bir peygamber geldi ki, sıkıntıya … Devamını Oku

6. Hâdiselere Olumlu Yaklaşması

Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem-, her türlü olayda fâil-i mutlakın Cenâb-ı Hak olduğuna yakînen inandığı için hâdiselere hep olumlu yaklaşırdı. Onun mümtâz hayatında tıkanıklığın, ümitsizliğin ve çözümsüzlüğün asla yeri yoktu. Uğursuzluğa da inanmazdı. Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “Ben kulumun zannı üzereyim. Şayet benim hakkımda hüsn-i zan beslerse … Devamını Oku

7. Kâbiliyetleri Keşfedip Geliştirmesi

Allah Teâlâ, insanları farklı mizaç, istidât ve kabiliyetlerde yaratmıştır. Herkes kendi mizacına göre hareket eder ve iş yapar. Bu hakîkat âyet-i kerîmede şöyle haber verilmektedir: “(Ey Resûlüm!) De ki: Herkes kendi mizaç ve meşrebine göre amel eder. Fakat Rabbin kimin daha doğru bir yolda olduğunu en iyi bilendir.”  (el-İsrâ 17/84) … Devamını Oku

8. Soru-Cevap Metodunu Kullanması

İslâmî terbiye ve tezkiye faaliyetinde muallim ile talebe arasında sağlam bir irtibat ve sımsıcak bir alâka vardır. Derste karşılıklı feyz ve tefeyyüz cârîdir; kalpler arasında mânevî alış veriş tahakkuk eder. Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, ashabıyla karşılıklı konuşur, onları tefekküre sevk etmek için sorular sorardı. İstediği kıvamı yakaladığında ise … Devamını Oku

9. Teşbih, Temsil ve Mukayeseler Yapması

Kur’ân-ı Kerîm’in yarısından fazlasını teşkil eden kıssalar ve büyük yekün tutan meseller göz önüne alındığında, insanı yaratan Allah Teâlâ’nın, ona hitap ederken teşbih, temsil ve mukayeseler yaptığı görülmektedir. Bir âyet-i kerîmede ilmiyle amel etmeyenlerin durumu şöyle bir temsille anlatılır: “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan … Devamını Oku

10. Konuşurken Jest ve Mimikleri Kullanması

Fahr-i Kâinât Efendimiz, konuşurken maksadını daha iyi ifade edebilmek ve sözlerinin en iyi şekilde anlaşılmasını sağlamak için gerektiğinde jest ve mimikleri kullanır, el ve parmaklarıyla işarette bulunurdu. Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallâhu anh- anlatıyor: Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “Mü’min diğer mü’min için parçaları birbirini perçinlenmiş binâ gibidir.” buyurdu, ardında da … Devamını Oku

11. Meseleyi İzah İçin Şekiller Çizmesi

Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir kısım hususları el işaretleriyle izah ettiği gibi, bazı mevzuları da toprak üzerine şekiller çizerek anlatırdı. Bu usul de yine mücerred ve zor anlaşılır şeyleri daha kolay anlatmak içindir. Abdullah bin Mes’ud -radıyallâhu anh- şöyle haber vermektedir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- yere … Devamını Oku